Daisypath Happy Birthday tickers

30 Haziran 2009 Salı

Bugün yaz tatilimize çıkıyoruz


Kızımla ilk tatilimize bugün çıkıyoruz, güzel ve ilginç olacağını düşünüyorum. Adana çok sıcak olduğu için ve Duru'nun doğayı keşfedip daha az hastalanması için yaylamıza gideceğiz. Bugün Dedenin kiraz bahçesine Ulukışla'ya gitmek için hazırlık yaptık, orda bir hafta kaldıktan sonra evimize dönüp kızımızın doğum gününü kutlayacağız.Ertesi gün oluncaaa daa Kadirli'deki yaylamıza gitmek için yola çıkacağız. Orda bir ay kalmayı düşünüyorum;çünkü Adana'nın sıcakları hiç çekilmiyor ve kızımın mis gibi çam havasını doyasıya içine çekmesini, toprakla bütünleşmesini, hayvanları tanımasını istiyorum. Kısaca yaşayarak öğrenecek melek bebişim. Yayla havasını da kızım aldıktan sonraa denizle tanışmasına tanık olmak için yayla dönüşünü Mersin kıyılarıyla sonlandıracağız. İnşallah güzel bir tatil olur da yoğun bir senenin ardından bütün yorgunluğumuzu atarız bu sayede.

25 Haziran 2009 Perşembe

21 Haziran İlk Babalar Günü Heyecanımız

Böcüküm doğduğun ilk zamanlar, babalık heyecanından çok şaşkınlık hakimdi ruhuma.Bu nasıl bir duyguydu Allahım; etrafımdaki herkes heyecan ve mutluluk içerisinde ama bende sadece şaşkınlık,şaşkınlık ve yine şaşkınlık.Babalığın nasıl bir duygu olduğunun zaman geçtikçe ayırdımına vardım.Yaşanmışlığımız ve paylaşımlarımız arttıkça o müthiş duygunun tadı yerleşti ruhuma.Bir gülümsemen,neşe içerisinde ortalıkta dolaşman,yarım milyarlık telefonumu kemirip heba etmen,kumandaları yerlere çalman...Artık bu evde bir Böcük var dikkat edin mesajını veriyordu bize.Kızmıyordum sana kızamıyordum kırsın kumandaları,atsın telefonları umrumda bile değil, sen yeterki bir gülümse o yeter.Ben babayım aşkım senin koca burunlu ,geveze ama sana aşık bir adam babanım ben.21 Haziran ilk babalar günümdü benim.Önceleri saçma gelen ,babamı aramadığımda babamın sitemlerini saçma bulan ben, bu günün anlamını 21 Haziran da öğrendim.Babalığımı bu günde varlığınla ve annenle bir olup da hazırladığınız tatlı hediye ile taçlandırdınız.Yaşasın babalık.Tüm babaların babalar günü kutlu olsun.

19 Haziran Yeliz Hala'mın Mezuniyeti






Bu hafta benim için dolu dolu geçti. Yeliz Halamın Mezuniyet Töreni vardı.Ailecek onun mezuniyetine gittik. Melekler gibi olmuştu halam. Biraz kalabalık ve sıcaktan bunalmıştım;ama onun bu en güzel gününde yanında olmak ve onun mutluluğunu paylaşmak benim için daha önemliydi. Bu yüzden orda çok akıllı durdum ve halamın kepini kafama geçirdim darısı bana da bulaşsın diye :) Babaannem, dedem, Mustafa amcam,Yeşim halam, kuzenlerim herkes oradaydı.Yeliz halam yüksek hemşireliği bitirdiği için herhangi bir sıkıntım olduğunda anne-babamın başvurduğu ilk kişi o oluyor. Ondan gerekli direktifleri aldıktan sonra bana müdahale ediyorlar, kendimi çok şanslı hissediyorum. Yeliz halam beni çooookkk seviyorr;nerden biliyosun derseniz. Yanına gittiğimde gözü benden başkasını görmüyor, kucağından hiç indirmiyor, bana sürekli farklı farklı oyunlar icat ediyor. Onunla çok eğleniyorum. Benim ağlamama hiiiiç dayanamaz kendisii, onun yanında büüyüükk bir dokunulmazlığım var anlayacağınız. Bi de halam benim dışımda herkese zaman zaman kızıp darılabiliyor;amaaaa bana bunu yapamıyor;çünkü ben bir bebeğim ve halam beni çook seviyorrr. Onun yanındayken kendimi güvende hissediyorum, annem de beni ona bıraktığında içinin rahat olduğunu söyler durur hep babama. Halam bana hiç kıyamaz bende onaa. Halacığım çok süslüdür, büyüyünce beni de süsler artık, bi deee var yaaa halam bana dans etmeyi öğretiyor. Geçiyor karşıma oynuyor, bende ona eşlik etmeye başlıyorum ilk önce alkııışşşş, sonraaa ellerimi onun yaptığı gibi yapmaya çalışıyorum, yerimde zıplıyorum, o zaman hepimiz çookk seviniyoozz, herkes mutlu oluyoo.Hızmalı halam senii çookk seviyooyumm... Yeni işinde mutluluk ve başarılar diliyorummm... Sevgili halamın mezuniyetinden görüntüler (Bana hatıra kalsın)Yeğenin Duru :) (Duru'nun dilinden)



Tatile Girmek İstiyorum Artıııkkk

Uzun zamandır kızımın bloğuna bir şeyler ekleyemedim. Duru 11 aylık olduğundan beri bana daha fazla bağlandı, sürekli onunla olmamı ve ilgilenmemi isteyince kendime, onun sitesine bir türlü zaman ayıramadım. Genelde herkes öğretmenlerin karneyi vermesiyle tatile girdiklerini zannederler;fakat maalesef öyle olmuyor. 1 Temmuz'a kadar okula gitmek zorundayız, seminerlerimiz olduğu için.
Sevgili kızımın da anneannesi yaylaya gittiği için anneyle okula gelmek zorunda kalıyor. O zaman değmeyin onun keyfine, yürüyeceği alan genişliyor yaaa. Anneyle bütün okulu keşfe çıkıyor minik kurbağa :)
Bugün de babaannesine misafir oldu ortam değişikliği yaratmamız gerekiyor arada bir.

18 Haziran 2009 Perşembe

Duru'nun Mızırdanmaları

Tatlı meleğim böyle bir başlık atmak zorunda hissettim kendimi çünkü şu iki haftadır sürekli mızırdanma içerisindesin. Hiçbir şeyden zevk almıyosun, sürekli anneyle olayım, anne beni kucağına alsın, anne benimle ilgilensin, anne beni gezdirsin, hep benim istediğim olsun modundasın. (Annen her zaman yanında bebeğim ve güçlü bir kişilik oluşturman içinde ne gerekiyorsa yüksünmeden onu yapacak.)Okul kapandı kapanalı o kadar çok yoruluyorum ki akşam sen uyur uyumaz bende yatağa kendimi atıyorum ve sabaha kadar kalkamıyorum. Neyse ki bugün baban da yardımcı olduğu için biraz daha rahatladım. Bu huzursuzluğunun sebebinin diş olduğunu biliyoruz;fakat seni bu kadar rahatsız edeceği hiç aklıma gelmezdi meleğim. Sürekli ağlıyorsun, altını veya üstünü değiştirirken kıyameti koparıyorsun, ağzına katı hiçbir şey almıyorsun, sadece mama yiyosun o da çok az(insan üzülüyor bu durumlara elinde olmadan),sürekli dışarda olup gezmek, yürümek, top oynamak istiyosun(bunları zevkle gerçekleştirmeye çalışıyoruz;ama insanın belli bir yorgunluk noktası da var bebeğim)Şu an çok yoruldum sabah 6'dan beri birlikte koştuk, oynadık, seninle okula gittik, arkadaşlarımla tanıştın, okulumu gezdin çığlklar atarak, ordan real'e geçtik, orda gezdik, balon aldık, kendine bebek seçtin... neler yapmadık ki...Evden çok çabuk sıkılıyosun, elimden tutuyosun kapıya yöneltiyosun, kapıyı işaret ederek "ıııhhhh" diyosun (yani gidelim)Gündüz uykuların tamamen bozuldu, uyuyamıyorsun Anneciğim.. Senin için çok zor diş çıkarmak seni anlamaya çalışıyoruz bebeğim ve elimizden geldiği kadar ihtiyacın olab ilgi, şefkat ve sevgiyi gösteriyoruz. Umarım seni bir nebzede olsa rahatlatabiliyoruzdur. Dedenler seni çok nazlamışlar Duru Hanım. ÇÜnkü her istediğini ağlayarak yaptırma yoluna gidiyosun, yapmazsak da sanki canını yakmışlar gibi ağlıyosun ve gözlerinden damla damla yaşlar akıtıyosun. Bu huyunu düzeltmemiz gerekiyor;çünkü hayatta reddedilebileceğini her istediğinin her zaman olamayacağını öğrenmen gerekiyor. Şimdilik bu kadar yazabiliyorum canım kızım; çünkü beni çooook yordun; tatlı bir yorgunluk tabii ki.Sen bi daha 11 aylık olmayacaksın di mi bu günlerinin de tadını çıkarmamız gerek. Şimdi babanla oturup kitabımızı okuyacağız, inşallah ilerde sende bize eşlik edersin anneciğim... Seni çoookk seviyoruuuzzz

11 Haziran 2009 Perşembe

Duru ve arkadaşları

Duru'yla aynı dönemde dünyaya gelmiş bebeklerimiz vardı. Bu bebeklerle Duru bebek kaynaşıp sosyalleşsin diye elimizden geldiği kadar bir araya gelmeye çalışıyoruz. Öncelikle ilk arkadaşımız alt kat komşumuz Irmak;sarışın, beyaz tenli, mavi gözlü, çok tatlı ve bir o kadar da nazlı bir bebek. Diğeri değer verdiğim arkadaşlarımdan birinin bebeği Öykü Sultan;siyah saçlı, beyaz tenli, zeytin gözlü, nazlı mı nazlı, çok şeker bir bebek. Bir de Balım Yaren'imiz var. Balım Yaren Duru'dan 1 yaş büyük o yüzden şu an birbirlerini tam anlayamıyorlar;fakat çok güzel anlaşıyorlar. Balım Yaren bir abla olarak çok güzel sahip çıkıyor Duru'ya.Balım Yaren;kumral, buğday tenli, kıvırcık saçlı, zeytin gözlü, nazlı mı nazlı, narin bir bebek veee çok tatlı.
(Balım Yaren)(Irmak)
(Öykü)

10 Haziran 2009 Çarşamba

Çağlar Dayım ve Özgür Dayım

Ailemin üyelerini tanıtmaya devam edeyim dedim.Aşağıda resimde gördüğünüz benim Özgür dayım,anneminteyzesinin oğlu oluyormuş,benim de dayım oluyormuş dolayısıyla. Gerçek dayımın ise adı Mehmet Çağlar. Özgür dayım İstanbul'da oturduğu için maalesef yanımda sürekli olamıyor, ara ara geliyor.İkisini de çok seviyorum. Benimle hep oyun oynuyorlar, Çağlar dayım beni hep"kuju, kuju" diyerek seviyor. Benim ağlamama hiç dayanamıyor, kucağına alıp beni hep gezdiriyor bu da benim çook hoşuma gidiyor. Annem doğduğumun ilk günlerinde dayımın bana çok baktığını söylüyor. Özgür dayım da çeşitli yüz hareketleri yapıp, tuhaf sesler çıkararak beni güldürmeye çalışıyor. Onun o halini görmek çok komik olduğu için ben de gülüyorum. Çok sevecen bir dayı benim Özgür dayım. Babam, teyzem beni hırpalayarak severken Özgür dayım beni incitmemek için büyük çaba sarf ediyor.Hıı bi de dayım çok iyi taklit yapıyor babası ile annesinin taklidini yaparken görseniz..Çok komik çokk.O gün beni aradı annemle konuştu ama bende bir iki "aguu" yaptım ona, beni çook özlemiş. Bende özledim onu. Canım benim onu seviyorum yaa. Hatta ve hatta dayılarım yanımda olduğu zaman ne anneme ne de babama gitmiyorum. Çünkü dayılarım benim daha çok nazımı çekiyorlar ve her istediğimi yapıyorlar.Napiim bebeğim işte.. Özgür dayımın ve Çağlar dayımın kucaklarına bebek o kadar çok yakışıyor ki ilerde "çok sevecen ve iyi bir baba" olacaklarını düşünüyorum.(Sarı lacivertli Çağlar dayı,Yeşilli Özgür dayı)

8 Haziran 2009 Pazartesi

Nostalji

Hafta sonu aile albümümüzü karıştırırken orda birkaç fotoğraf gördüm ve bir yerlerden tanıdık geldi bana. Bu fotoğrafların daimilik kazanması için burda yayınlamak istedim ki küçük meleğim ilerde sayfasına baktığında ailesinin geçmişinden de bir şeyler görsün. Annen bebeğim...


6 Haziran 2009 Cumartesi

Teyzem ve ben


Benim teyzem bebekleri mıncıklayarak, hırpalayarak seven bir teyze olduğu için maalesef beni de öyle seviyor. O beni sıkarken ve hırpalarken o kadar bağırmama rağmen kimse beni onun elinden alamıyor. Annemin dediğine göre "cadı"ymış biraz. Beni severken bi de çok kahkaha atıyor, çok neşeli olmasından kaynaklanıyor sanırım. Ne kadar beni hırpalayarak sevse de ondan vazgeçemiyorum. Çünkü beni gezdiriyor, hep gülümsediği için onun yanında rahat oluyorum(sıkmadığı zamanlar tabii)teyzem de benim çok kahrımı çekti canım, ne istersem her şeyi yaptırıyorum ona. Ufff teyze yaa bi de beni sıkmasan, mıncıklamasan her şey daha güzel olacak...(DURU'nun dilinden)

3 Haziran 2009 Çarşamba

İLK ADIMLAR

Güzel bebeğim bugünlerde desteksiz ilk adımlarını atmaya başladı. Onun o halini görmek çok büyük mutluluktu bizim için. Dengeyi sağlamak için gösterdiği çaba, her adım atışında yüzünde beliren neşe ve "başardım" ifadesi görülmeye değer doğrusu... Duru büyüdükçe hayatımızın her bir gününe yeni bir bilinmeyenle başlıyoruz. Belki de bu yüzdendir çocukların sürekli ilgi ve merakı üstüne çekmelerinin sebebi: Bilinmeyenlerle dolu olmaları...Her gün farklı tepkiler ve davranışlar sergilemeleri...
Duru artık nesneleri eline alıp attıktan sonra "attt" şeklinde anlamlı hecelerine başladı. İlk zamanlar ses çıkarma babında söylediği "ba ba ba, de de de, aguu aguu" hecelerinin yerini artık "ba ba, de de, anni, köpeğe hüh hüh hüh" heceleri aldı ve bunların, onun içinde bizim içinde bir anlamı var. Babayı gördüğünde onu işaret ederek baba demesi, beni anni diye çağırması(bana 2-3 gündür anni diye seslenmeye başladı)ve bu olayın bizde uyandırdığı duyguları kelimelerle anlatmak mümkün değil. Yaşamak gerekiyor bunları hissetmek için. Canım bebeğim, uykudan uyandığın anda boynunun altında oluşan o misk kokusundan daha güzel kokuyu içime çekmek ve bu hareketi her yaptığımda iyiki hayatımıza girmiş şeklinde düşünmek bana yaşattığın en büyük mutluluklardan sadece biri.
Bu aralar sürekli "bir elimden tut beni gezdir" modundasın kızım. Evin içinde durmak istemiyosun ve dışarı çıkıp sitenin parkında küçük çocuklara katılmak için can atıyosun. Tam olarak yürüyemediğin için benim desteğimle onların arkasından koşuyorsun. Çok yoruluyorum;ama tatlı bir yorgunluk bu. Sen hep 9 aylık veya 11 aylık olarak kalmayacaksın bu yüzden her anını seninle dolu dolu yaşamak istiyoruz bebeğim. Bizimle birlikte oturup kahvaltı yapıyosun, bizim yediğimiz bütün yemeklerde yiyebiliyosun canım. Şu an kola, cips, patates kızartması, çay, çikolata gibi vs. abur cuburdan uzaksın,umarım ilerde de bu mesafeyi koruyabiliriz kızım. Canım kızım seni ilerde bize bakman için, senden belirli şeyler beklediğimiz için sevmiyoruz; seni "sen" olduğun için seviyoruz.Hatalarınla, yanlışlarınla, ("başarısızlık" kelimesini lügatımızdan çıkaracağız anneciğim onun yerine) "az başarı"larınla bunlara üzülen değil; bunlardan ders çıkaran, mesaj alan , kendiyle barışık, kendini seven bir "BİREY" olacağını düşünüyoruz bebeğim. Karşılaştırmalardan nefret ediyorum bebeğim; çünkü insanı olumsuz etkiliyor anne-babanın veya çevrenin karşılaştırma yapması. Benim annem de bana yapardı(hâlâ yapıyor: Bak Hatice Kötüce'ye onun dersleri seninkinden daha iyi, sen neden iyi değilsin, bak Züleyha'ya evlerinin işini nasıl yapıyor? vs. veryansınlar, Evlenip gittiğim halde bu annemden rahat yok, Şimdi bile Bak Züleyha'ya evlenmiş gitmiş ;ama annesinin evine gelip annesinin temizliğini yapıyor...:)) Anlayacağın kızım ben bu dertten çok muzdaribim ve bana ne kadar zaraı olduğunun farkındayım. Bu yüzden baban da ben de hiçbir zaman hiç kimseyle seni karşılaştırmadık, karşılaştırmayacağız da. Sen ne bana ne de babana benziyosun sen "KENDİNE" benziyosun meleğim. Bu arada burda belirteyim de şimdiden anaokullarını araştırmaya başladım, seni 3 yaşında anaokuluna vereceğiz anneciğim Allah'ın izniyle tabii. Bunu yapmamızın nedeni de çocukların beyin gelişiminin ve öğrenme sürecinin en yüksek olduğu dönemler 3 yaş ile 7 yaş arası olmasından kaynaklanıyor. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar melek kızım.

1 Haziran 2009 Pazartesi

Babalar ve kızları

Kızıma anı olarak hazırladığımız bu sitede benim de bir yazım olsun istedim. İnternette okulların sitelerinde gezinirken aşağıdaki yazıyı buldum ve çok hoşuma gitti. Benim de kızımla yaşayabileceğim şeyler olabileceğini düşünerek buraya koydum. Seni seviyorum benim tatlı "sıpam"...:) Baban

BABALAR VE KIZLARI
0 yaşında
Baba :
Ne kadar da güzel. Şimdi bu küçücük şey benim kızım mı? Gözleri de bana ne kadar çok benziyor.
Kızı :
Bu gözlerini benden hiç ayırmayan adam babam olsa gerek.

5 yaşında
Baba :
Prensesim benim, güzel kızım. Söyle bakalım baban sana ne alsın?
Kızı :
En çok babamı seviyorum. Babam, niye annemle uyuyor? Hep benimle uyusun, başkasını sevmesin.

10 yaşında
Baba :
Gittikçe yaramaz oluyor, kime çekti bu kız?
Kızı :
Ben babama aşığım. Büyüyünce babam gibi erkekle evleneceğim. Babam bu ay harçlığımı arttırır mı?

15 yaşında
Baba :
Ne kadar da çabuk büyüdü. Eve de gittikçe geç kalmaya başladı, bu gidişle başına kötü bir şey gelecek. Sanırım daha sert konuşmalıyım.
Kızı :
Babam yüzünden arkadaşlarımla istediğim kadar vakit geçiremiyorum. Bana baskı uygulamasından nefret ediyorum. Ne zaman özgür olacağım?

20 yaşında
Baba :
Artık sözümü dinlemiyor. Benden giderek uzaklaşıyor. Kendi parasını da kazanmaya başladı ya, bana ihtiyacı kalmadı tabii. Uzun zamandır tatlı bir-iki laf geçmedi aramızda zaten. Evi de sürekli erkekler arıyor. Galiba kızım elden gidiyor.
Kızı :
Her dediğime alınıyor, beni bir türlü anlamıyor. Hele geçen gün giydiğim mini eteğe karışmasına ne demeli? Evden ayrılıp, kendi hayatımı kurmalıyım. Çocuk muamelesi görmekten bıktım

25 yaşında
Baba :
Bir gün bunun olacağını biliyordum. İşte evleniyor. Zaten aramız eskisi gibi değildi. Şimdi bir de kocası var. Prensesim beni terk ediyor.
Kızı :
Böyle bir günde bile o mutsuz ifadeyi takınmasının ne lüzumu var ki? Biliyorum, onu bir türlü içine sindiremedi. Bu yüzden yapıyor. Kendi hayalindeki damat değil ya! Sanki birlikte yaşayacak olan
o.

30 yaşında
Baba :
Çok az görüşüyoruz. Daha sık bir araya gelsek ne iyi olur. Hem torunlarımı da özlüyorum. Kendi arkadaş çevrelerinden fırsat bulup da bize gelemiyorlar ki...
Kızı :
Babamları da çok ihmal ediyorum galiba. Yine telefonda çok üzgün geldi sesi. Hafta sonu onlara sürpriz yapmak en iyisi.

40 yaşında
Baba :
Kızım, benim entelektüel düzeyimi yeterli bulmuyor. Ona göre çağın gerisinde düşünüyormuşum. Oysa küçükken derslerine hep ben yardım ederdim. Anlayamadığı bütün problemleri bana sorardı. Şimdi beni beğenmiyor. Bir daha onunla asla politik tartışmalara girmeyeceğim.
Kızı :
Babam giderek daha da çocuk gibi davranıyor. Sürekli bir şeylerden yakınıyor. Gerçi son zamanlarda sağlığı da iyi değil ama. Ya ona bir şey olursa? Zaten hiçbir zaman dilediği gibi bir evlat da olamadım.

45 yaşında
Baba :
Kızımın mutlu bir yuvası olması ne güzel. Gözüm arkada gitmeyeceğim. Her şeyi kendi başardı. Onunla gurur duyuyorum.
Kızı :
Babam için çok endişeleniyorum. Onu kaybetmeye hazır değilim. İlaçlarını da hep ihmal ediyor zaten. Allah'ım onu benden alma!

50 yaşında
Baba :
Dünyada mutlu kal kızım !
Kızı :
Seni çok özleyeceğim ve arayacağım babacığım. Şimdi ben kime danışacağım, kim yardım edecek bana? Ne olur gittiğin yerde çok mutlu ol. Ve hep yanımda olduğunu hissettir, ne bileyim ben, arada sırada işaretler yolla mesela. Ah babacığım !Sensiz nasıl yaşayacağım?

55 yaşında
Kadın :
Sen gideli, seni daha iyi anlıyorum babacığım. Keşke seni hiç üzmeseydim demeyeceğim, çünkü "keşke"lerin hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini biliyorum. Yine de beni duyuyorsan, lütfen seni üzdüğüm her gün için çok ama çok pişman olduğumu bil olur mu?