Daisypath Happy Birthday tickers

28 Şubat 2010 Pazar

Duru, Teyzesini Özlemiş


Ayşegül teyzeye duyurulur. Bugün Duru seni sayıklayıp durdu teyzesi, cuma günü Merve Teyzesi'nden hiç ayrılmak istememişti kuzucuğum. Bugün de duydun işte, telefonu eline alır almaz "teyze gel" dedi şekerim. Biz hiçbir şey söylememiştik bilgin olsun.

Duru Hanım'dan İnciler

Duru, anne ile baba nereye gitti?
-Okula.
Duru, bu bebek kimin?
-Duduu... veya menim.
Yemek yerken aniden Duru sofradan kalkar:
-Doodum.(Doydum)
-Acıktım. Anne mamma.
Biz çay içerken: "Anne çaaay" der.
"bipmiiş"(bitmiş)
Tamam mı Duru:
-Amam.
Bilgisayarın dvd sürücüsünü her açışında mutlaka bir irkilme yaşar ve sonra bozuntuya vermeden güler. Sürücüye evde ne kadar cd varsa hepsini yerleştirmeye çalışırken anne engeliyle karşılaşır. Duru, anneye "çidi" diyip tatlı talı güler.
Evin yeni bireylerinden olan kuşumuz "Süslü"ye Duru:
-Anne "çüççüü" diye seslenir.
Kolundaki bilezikleri onun gönlü olmadan asla çıkartamayız, onlarla yatar kalkar.
Televizyonun önüne geçince saçının elektriklenmesi ona ilginç gelir ve hoşuna gittiği için maçı bile babasına seyrettirmez.
En güzeli ise: "Annem, babam" demesi.
Seni seviyoruz Duru Hanım :)

24 Şubat 2010 Çarşamba

Aferin Yağmur :)


Adana'ya geldim geleli tatmayı unuttuğum başarı, gurur duyma gibi kavramları ne kadar da özlemiş olduğumu gördüm dün, bundan önceki görev yerim Gürün'de sık sık yaşadığım duygulardı bunlar; ama buraya geldikten sonra öğrencinin sorunlarıyla uğraşmak, eğitim-öğretimin daha çok eğitim yönüne ağırlık vermekten tadamaz olmuştum bunları.
Dün "İstiklâl Marşı'nı güzel okuma yarışması"nda okulumuza getirdiğin ikincilikle yarı finale katılma hakkımız doğdu Yağmur. Özgüvenin, başarı için çabalaman, azmin ve inancın sayesinde oldu. Aferin sana, seninle gurur duyuyorum :)

14 Şubat 2010 Pazar

Yaptığım Hatalar!!!


Okulun açılmasıyla okula, öğrencilerime daha çok vakit ayırdım. Okuldan eve geldiğimde de yorgun olduğum için seninle fazla ilgilenemedim, anneannen sürekli söylüyodu;"Pınar, Duru seni özlüyor, yolunuzu bekliyor, okuldan erken gel,çocuğun yanında ol."Ama ben çok önemsememiştim. Sana karşı ihmalkâr ve bencilce davrandığımı senin davranışlarının değiştiğini görünce anladım. O, uyumlu, sevimli,hümanist, sevecen kızım gitmiş;yerine hırçın, huysuz,her şeye ağlayan, zaman zaman da anneye,babaya vuran bir çocuk gelmişti, emziği sadece uyku zamanları arayan bebeğim, günün 24 saatinde emziği ağzından çıkarmaz olmuştu. Ne yapmam gerekiyor diye düşünürken, çocuk eğitimi ve psikolojisi konusunda eksik olduğumu fark edip kitap araştırmaya başladım. Araştırmalarım sonucunda Prof.Dr.Sabiha Paktuna KESKİN'in "Çalışan anne ve çocuğu" kitabını keşfettim ve işime çok yaradı.Kesinlikle her annenin ve anne adayının okuması gereken bir kitap.(Çalışsın çalışmasın hiç fark etmez) Kitapta senin davranışlarının sebebi verilmişti. Yaptığım hatalar:
-Emziğe düşmenin sebebi;
"...yaşamın ilk üç yılı anneye bağlanma, çocukta meydana getirdiği güven ortamında zihin ve lisan gelişimin temelini oluşturur. Gelecek yaşamında kimliğin, başkalarına güvenebilme duygusunu yerleştirir.Bu dönemde annesi ile yeteri kadar birlikte olamayan ya da birlikte olduğu halde, annesinin varlığını gereği gibi hissedemeyen çocuk, anne yerine "bir obje" koyar.Çocuk, annesinin kokusu ile özdeşleştirdiği bir materyale takıntılı bir bağlanma geliştirir.Bu, emzik, tülbent, yastık gibi bir obje olabilir... diyerek devam ediyor yazar."
-Sıvışmak;
"...Evden ayrılırken asla bebeğin ağlamasına engel olmak amacıyla "sıvışarak" ayrılmamamız gerektiğini, mutlaka bebekle veya çocukla konuşulmasını, eve tekrar gelineceğini anlatmanın önemli olduğunu vurgulamış... "
-Oyuncaklar alarak vicdanımı rahatlatmaya çalışmak;
...Anne ile bebek birlikte olduğu zamanlarda onun temel ihtiyaçlarını karşılayarak değerlendirmelidir.Bebek, kendisine bu şekilde yaklaşan bir anne varlığında, kısa süre birlikte olabilseler de anne farkındalığını kaybetmez.Oysa genellikle anneler bebekleri ile kaliteli zaman geçirmekten, onunla en kaliteli oyuncaklar ile oynamayı algılarlar....Bu da hatalı bir yaklaşım örneğidir...
-Senin bana olan ihtiyacını anlayamamam;
...Huysuz, huzursuz, hırçın davranışların altında karşılanmamış ihtiyaçlar, dolayısıyla gerginlik, mutsuzluk vardır...
-...Annenin çocuğa ayırdığı zamanın süresi değil, onunla diz dize, göz göze olabildiği derinlik önemlidir.Bunun da ötesinde bu derinlemesine birlikteliğin sürekliliğidir, yani tekrarlayacak olmasıdır...
-Yemek, çamaşır,okul, ev işi vs. şeylere öncelik vermek;
...Çalışan annenin yapması gereken;işten geldikten sonra belli bir süre için, hiçbir şeyle ilgilenmeden çocukla ilgilenmek olmalıdır.Bu ilgi yoğun olmalı, araya hiç kimse ve hiçbir şey girmemelidir....Yani burada istenen saatlerce bir ilgi değildir, en az 10-15 dk araya hiçbir şeyin giremediği, çocukla olan can cana bir birlikteliktir, bunu anneden başkası yapamaz....
-...İlk üç yıl, çocuğun her ihtiyacının anında karşılanması onu şımartmaz, aksine ihtiyaçlarının anında karşılanmaması onun güven duygusunu örseler.Huysuz, uyumsuz, çekingen bir kişilik yapısı ortaya çıkar...

-Babana:"Biraz da sen ilgilen." demem;
...Çocuk bakıma ihtiyacı olduğunda anneye, oyuna ihtiyacı olduğunda babaya yöneleceğini çabuk kavrar. Bu nedenle, işten geldiğinde annenin:"Biraz da sen ilgilen" şeklinde babadan yardım talep etmesi, çocuğun anneye bağlanmasını olumsuz etkiler..." diyor yazar KESKİN
Çok şükür, hatalarımın farkına varmam ve kitabın da yardımıyla bunları telafi etmem sonucunda sen düzeldin meleğim :) (Biraz yoruluyorum;ama senin için her şeye değer.)
Eskiden olduğu gibi uyumlu, mutlu, yüzünden gülücükler eksik olmayan... bir Duru oldun.
Bazen gözümüzü açıp etrafa bakıp görmek gerekiyor sanırım.

Kaynak:Çalışan Anne ve Çocuğu "Anne İş'te"-Prof.Dr.Sabiha Paktuna KESKİN

13 Şubat 2010 Cumartesi

Babamın elinden Nar yemeyi seviyorum



Babamla geçirdiğim en güzel vakitlerden biri de, onun kucağına oturup onunla bir şeyler yemektir, bu bazen bir şeker, nar,elma, portakal veya yemek olur... Kış olmasına rağmen ben çıplak gezmeyi seviyorum, arada bir üstüm değişirken annemin elinden kaçıp böyle geziyorum, onlar da benim sevinç çığlıklarıma dayanamayıp bir süre kafama göre takılmama izin veriyorlar :))

Benim akvaryumum







Bebekliğimden beri balıklarımızı izlemeyi çok seviyorum, şu an 19 aylığım ve hâlâ onlara akşam "iyi geceler" demeden asla yatağa gitmem. Sütümü içerken veya dinlenmek istediğim bazı zamanlar akvaryumumuzun önüne gidip balıklarımızı seyredalarım.

8 Şubat 2010 Pazartesi

Bir Kere de Düzgün Poz Ver Yaa!!!



Kâzım, canım ya, sen ne zaman fotoğraflarında muziplik yapmadan duracaksın??? :))

Duru Hayvanat Bahçesinde







Sömestr tatilinin ilk haftası çok soğuk geçtiği için evden hiçbir yere çıkamadık. Güneşi gördüğümüz ilk gün attık kendimizi dışarıya. Bize yakın bir yer olan Tarsus'a doğru yola koyulduk dayımın oğlu, eşi ve kızıyla. Duru yanında bir arkadaş olduğunu görünce zevkten dört köşe oldu tabii. Tarsus'un hayvanat bahçesi ilk durak yerimiz oldu. Küçük bir yer olmasına rağmen belgesellerde izlediğimiz hayvanları canlı canlı görme imkânımız oldu burda.
Hepimiz için güzel bir gündü, bir haftanın sıkıntısını az da olsa üzerimizden atmış olduk.
Darısı Gaziantep'te bulunan hayvanat bahçesini gezmeye diyelim artık...