Daisypath Happy Birthday tickers

17 Nisan 2010 Cumartesi

Youtube'a koyulan yasak kızımı üzdü (Skidamarink)

Şeker kızım benim, zevkle, severek dinlediğin şarkılardandı onlar. Her gün düzenli olarak baban, sen ve ben bilgisayarın başına geçer, youtube sitesini açıp bu videoları izler, hep birlikte oynamaya başlardık.Şu bir haftadır saçmasapan nedenlerle bu siteyi kapatan büyükbaşlar senin en büyük zevklerinden birini elinden aldılar. Neyse ki sevgili anneciğin, bu videoları kendi bilgisayarına indirmişti ve şimdi, bunları- istediğin her yerden izleyip oynaman için -siteye koyacak :) Sonra da kaldığımız yerden devam edicez, elimize bir kukla alıp "uhh-huhh" oynamaya veyahut "skidamarink" şarkısını söylemeye...

15 Nisan 2010 Perşembe

Unutmak istemiyorum

Bugün öğretmenler odasında hamilelikten, aşermeden konuşurken aklıma sana hamile kaldığımda yaşadıklarım geldi. Hem güzel hem komik hem de şaşırtıcı idi benim için. Bana yaşattıklarını unutmak istemiyorum ve buraya yazmak istedim.
Okulumda 2. yılımdaydım. Senin içimde büyüdüğüne dair ilk belirtiler; mide bulantısı olarak kendini gösterdi.O gün il genelinde deneme sınavı yapılıyordu, ben Denizli İlköğretim Okulu'nda görevlendirilmiştim. Sabah kahvaltı yapmadığım için midemde kazınma hissettim ve çay-simit alarak açlık hissimi gidermeye çalışsam da işe yaramadı. Daha kötü oldum, mide bulantısı yaşamaya başladım. Çayın kokusundan midem bulanıyordu. Yediklerimi çıkarmak zorunda kaldım ve aç karnına sınava girdim. Ertesi gün okulda -çaysız asla duramayan ben-çayın ne yüzünü görmek ne de kokusunu almak istiyordum, aklıma hamile olacağım hiç gelmiyor tabi.
Ardından sınıfa derse girdiğimde sınıftan mis gibi portakal kokusu aldım, çocuklara sordum sınıfta portakal, mandalina mı yediniz diye. Aldığım cevap,hayır öğretmenim,olmuştu.O kokudan sonra canım inanılmaz şekilde portakal yemek istiyordu koklaya koklaya böyle.O isteğe dayanamadım ve okulun yakınlarında kurulan pazara öğrenci gönderip 2 kg portakal aldırmıştım -hiç unutmuyorum- Öğrencilerimden biri, "öğretmenim hayırdır, aşeriyor musunuz?" dedi. Saçmalamayın, öyle bir şey yok diyip kulak arkası etmiştim. Çünkü doktorum kesin konuşmuştu, "senin prolaktin hormonun düşmeden asla çocuğun olmaz"demişti.
Başka bir sınıfta ders anlatırken dersin ortasında sanki burnumun dibinden balık kızartması kokusu geçirdiler. Ama ne koku...O an çok ilginçti yaa :) Çocuklara "kokuyu siz de alıyor musunuz, mis gibi balık kızartması kokuyor" dedim. Çocuklar "hayır öğretmenim" dediler. İnsan tuhaf oluyor o zaman.
Evde de sürekli uyuyordum, okuldan gelir gelmez yemek öncesi güzel bir uyku çekiyodum. (Ne tatlı oluyordu o uyku.)Ayrıca elimden kaynanamın yaptığı lahana turşularını da hiç düşürmüyordum, gecenin 11'inde bile turşu yiyordum acılı ve ekşili. Eşimde "Pınar bu turşu yemeler pek hayra alamet değil"diyip benimle dalga geçiyordu.
Okulda, yaşadıklarımı arkadaşlarıma anlattığımda İpek Hanım'ın kulağı çınlasın. "Pınar kız sen hamile olmayasın sakın, göğüslerinde büyüdü senin bacım" diyip gülmüştü. Ondan sonra bir gebelik testi alıp kontrol ettiğimde hamile olduğumu gördüm. Çok büyük bir şaşkınlık yaşadım;çünkü hiç beklemiyordum seni. Sürpriz oldun bize hayatımızın vazgeçilmezi.
Yaşadıklarımdan sonra aşerme gerçekten harikulâde bir durum ya, tenefüslerde elimde marulla gezmeler(marulu da canım çok çekmişti), sınıfta aniden yoğurtlu pilav kokusunun burnuma gelmesi, eriğin kokusunun ve tadının rüyama girmesi, yemek kokularından tiksinmem, bu yüzden mutfağa girememem...Tuhaff ve bir o kadar da etkileyici. Yaşaması ayrı bir olay :)) Bak Duru Hanım, bana neler yapmışsın...

Aşerdiklerim
-turşu
-portakal
-marul
-balık
-yoğurtlu pilav
-erik (Bunu aramadığım yer kalmadı Avustralya'ya kadar haber gönderildi ;ama maalesef bulamadım.)

Tiksindiklerim
-Çay (Erzurum'dan alışkanlık edindiğim en büyük zevkimdi benim)

13 Nisan 2010 Salı

Anne Okuga mı?

Soru ekini kullanıyorsun artık.
-Anne Okuga mı?
-Evet, Duru, anne okulda.
-Baba, Okuga mı?
-Evet, baba da okulda.
Baban, seni ısırarak sevdiği için bu aralar ısırmayı öğrendin, unutman gerekiyor. Bu arada kelime hazinende onun da yeri var.
-Içııdım, Anne ıçııdım. (Isırdım diyosun)
Alt köpek dişlerini çıkardığın için bu aralar mızırdanmaların var, canın yandığı için:
-Anne aciyoo diyosun dişlerini göstererek.
Otobüse veya minibüse binmek sana çok farklı geliyor, birey olduğunu göstermek için hemen yan koltuğa sende oturmak istiyosun.
-Anne, otuucamm, otuucamm.
Bundan sonra senin için de bir koltuk almak zorunda kalacağım sanırım.
-Kakkım,kaak. (kalktım, kalk)
Anneannenin orda 11 aylık bir bebek var ve sen sürekli onun yanına misafir oluyorsun(kendi yaşıtında çocuklar maalesef yok.)
-Bellaa, bellaa. (Berra)
Her sabah okula giderken parkın yanından geçiyoruz ve sen onu her gördüğünde:
-Paaak, anne paak(park) diyosun.
1. tekil şahıs İyelik(Sahiplik, aitlik)ekini kullanıyorsun artık.
-annem, annecim, babam, babacim, anneannem,dedecim, dedem,abicim,abbacım...
Kitap okumayı seviyosun. Kitaplıktan bir kitap alıp veya anne-babayı götürüp aldırıyorsun sonra da:
-Baaap, baap (Kitap)
Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Devamı geldikçe yazacağım bebeğim.

11 Nisan 2010 Pazar

21 Aylıksın Meleğim

21 aylık oldun benim güzel meleğim. Her gün farklı bir deneyim yaşıyoruz seninle ilgili; bu bize hem şaşırtıcı hem de komik geliyor.Konuşmaların, davranışların her şeyinle ilgiyi üstüne çekmeyi başarıyorsun benim edalı minik kızım :)
Kelime hazinemiz genişliyor her geçen gün. "Ayakkabı"ya "Apokı", "Atatürk"e "Atatük",
"kedi"ye "tedi"... diyosun. Cümleler kurabiliyosun, anlamlı olarak üç sözcükten oluşan cümleler kuruyosun. Bugün benim için değerli bir şeyi kırdın, eve geldiğimde bana gelip "Anne kııdım" dedin. Üzüldüm;fakat sen daha değerlisin.
Sana söylenen veya seninle ilgili konuşulan her şeyi anlıyorsun, bu yüzden artık iletişimimizi daha rahat kurabiliyoruz seninle. Köpek dişlerini çıkarıyosun, canın çok yanıyor, "anne aciyoo" diyosun elini dişlerine götürerek. Kızım biraz şurup verelim acısı geçsin diyoruz, şuruptan nefret eden sen, canının acısından, şurup içmeyi kabul ediyosun ve kuzu kuzu şurubunu içiyosun. Oy annesinin kuzusu, kıyamam ben sana. Yatağa gidiyoruz uyumak için uyku tutmuyor bir türlü seni. Dişler uyutmuyo ki seni. Bir zaman sonra "anne deçti" diyip rahat bir uykuya dalıyosun. Seninle yaşamak çok güzel bebeğim.(Zaman zaman zorlanmıyorum değil hani, bunu da belirteyim de minik kuşum. Hayat toz pembe değil çünkü.)
Şiir dinletim ve 19 Mayıs Bayramı'nın hazırlıkları olduğu için seni biraz ihmal edebilirim annecim. Elimden geldiği kadar telafi etmeye çalışacağım bebeğim.
Seni çok seviyorum benim değerli kızım. (Annen)

2 Nisan 2010 Cuma

Bebeğimi gezdiriyorum

Benim kızım büyümüş anne olmuş da bebeğini gezdirirmiş aman da aman :)

1 Nisan 2010 Perşembe

Aktivitelerimiz

Balon yapmaca oynuyoruz seninle. Aklına düşünce "anne baluuun" diyosun, hazırlıyoruz derin bir kaba 4 bardak su, 1 bardak sıvı deterjanı koyup köpürtüyoruz, babadan da aldığımız yardımla bir de tel askıdan halka yapıyoruz ve başlıyoruz baluuunları uçurmayaaaaa...



Geçen yıl Bilim Çocuk dergisinden aldığım Atatürk kartlarıyla bir etkinlik yaptık kızımla. Dudu aldı eline Pritt'i,anne aldı eline resmi "kızım bak Atatürk" diyerek verdi Dudu'nun eline. Dudu resmin arkasına sürdü yapıştırıcıyı, sonra yapıştırdı kâğıda Atatürk'ün resmini.Gerçi yan yana koymada biraz sorun yaşadık;amma ona da anne eli uzandı hemen.Sonra her bir resimde tekrarladı anne Duru'ya "Duru Atatürk" diye. Annenin de yardımıyla güzel bir Atatürk köşesi yaptı Duru.




Okulumuzun Sergisi

Bu senenin 2. dönemi okulumuza gelen yeni öğretmenlerle okulumuz canlılık kazandı, sosyal etkinlikler öğrencileri ve öğretmenleri motive edici şekilde yapılıyor. Beden Eğitimi öğretmenimizin sınıflar arası Voleybol turnuvası düzenlemesi, turnuvaya öğretmenlerinde katılımının sağlanması, şiir dinletisinin yapılması, sergi açılması vb.
Geçen hafta Resim ve Teknoloji-Tasarım öğretmenlerimiz öğrencilerle yaptıkları çalışmaları belediyenin salonunda sergiye açtılar. Okuldaki öğrencilerimizde ne cevherler varmış; farkında değilmişim.Çevreme kör bakış açısıyla bakarmışım meğer. Kötülüğün içinde fark edilmesi gereken güzellikler de varmış.
Sergiden görüntüler










(Kuzuşum, elimden geldiği kadar da seni ihmal etmemeye çalışıyorum biriciğim benim. Her okul dönüşümde park sefamız oluyor seninle, dışarısı soğuksa anne kapalı bir park buluyor sana.)