Daisypath Happy Birthday tickers

3 Haziran 2009 Çarşamba

İLK ADIMLAR

Güzel bebeğim bugünlerde desteksiz ilk adımlarını atmaya başladı. Onun o halini görmek çok büyük mutluluktu bizim için. Dengeyi sağlamak için gösterdiği çaba, her adım atışında yüzünde beliren neşe ve "başardım" ifadesi görülmeye değer doğrusu... Duru büyüdükçe hayatımızın her bir gününe yeni bir bilinmeyenle başlıyoruz. Belki de bu yüzdendir çocukların sürekli ilgi ve merakı üstüne çekmelerinin sebebi: Bilinmeyenlerle dolu olmaları...Her gün farklı tepkiler ve davranışlar sergilemeleri...
Duru artık nesneleri eline alıp attıktan sonra "attt" şeklinde anlamlı hecelerine başladı. İlk zamanlar ses çıkarma babında söylediği "ba ba ba, de de de, aguu aguu" hecelerinin yerini artık "ba ba, de de, anni, köpeğe hüh hüh hüh" heceleri aldı ve bunların, onun içinde bizim içinde bir anlamı var. Babayı gördüğünde onu işaret ederek baba demesi, beni anni diye çağırması(bana 2-3 gündür anni diye seslenmeye başladı)ve bu olayın bizde uyandırdığı duyguları kelimelerle anlatmak mümkün değil. Yaşamak gerekiyor bunları hissetmek için. Canım bebeğim, uykudan uyandığın anda boynunun altında oluşan o misk kokusundan daha güzel kokuyu içime çekmek ve bu hareketi her yaptığımda iyiki hayatımıza girmiş şeklinde düşünmek bana yaşattığın en büyük mutluluklardan sadece biri.
Bu aralar sürekli "bir elimden tut beni gezdir" modundasın kızım. Evin içinde durmak istemiyosun ve dışarı çıkıp sitenin parkında küçük çocuklara katılmak için can atıyosun. Tam olarak yürüyemediğin için benim desteğimle onların arkasından koşuyorsun. Çok yoruluyorum;ama tatlı bir yorgunluk bu. Sen hep 9 aylık veya 11 aylık olarak kalmayacaksın bu yüzden her anını seninle dolu dolu yaşamak istiyoruz bebeğim. Bizimle birlikte oturup kahvaltı yapıyosun, bizim yediğimiz bütün yemeklerde yiyebiliyosun canım. Şu an kola, cips, patates kızartması, çay, çikolata gibi vs. abur cuburdan uzaksın,umarım ilerde de bu mesafeyi koruyabiliriz kızım. Canım kızım seni ilerde bize bakman için, senden belirli şeyler beklediğimiz için sevmiyoruz; seni "sen" olduğun için seviyoruz.Hatalarınla, yanlışlarınla, ("başarısızlık" kelimesini lügatımızdan çıkaracağız anneciğim onun yerine) "az başarı"larınla bunlara üzülen değil; bunlardan ders çıkaran, mesaj alan , kendiyle barışık, kendini seven bir "BİREY" olacağını düşünüyoruz bebeğim. Karşılaştırmalardan nefret ediyorum bebeğim; çünkü insanı olumsuz etkiliyor anne-babanın veya çevrenin karşılaştırma yapması. Benim annem de bana yapardı(hâlâ yapıyor: Bak Hatice Kötüce'ye onun dersleri seninkinden daha iyi, sen neden iyi değilsin, bak Züleyha'ya evlerinin işini nasıl yapıyor? vs. veryansınlar, Evlenip gittiğim halde bu annemden rahat yok, Şimdi bile Bak Züleyha'ya evlenmiş gitmiş ;ama annesinin evine gelip annesinin temizliğini yapıyor...:)) Anlayacağın kızım ben bu dertten çok muzdaribim ve bana ne kadar zaraı olduğunun farkındayım. Bu yüzden baban da ben de hiçbir zaman hiç kimseyle seni karşılaştırmadık, karşılaştırmayacağız da. Sen ne bana ne de babana benziyosun sen "KENDİNE" benziyosun meleğim. Bu arada burda belirteyim de şimdiden anaokullarını araştırmaya başladım, seni 3 yaşında anaokuluna vereceğiz anneciğim Allah'ın izniyle tabii. Bunu yapmamızın nedeni de çocukların beyin gelişiminin ve öğrenme sürecinin en yüksek olduğu dönemler 3 yaş ile 7 yaş arası olmasından kaynaklanıyor. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar melek kızım.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...